Vikingard İnceleme: Kendi Klanınızı Yönetmeye Hazır Mısınız?
Viking teması bu aralar yine popüler olmuşa benziyor: Netflix şovları, PC oyunları derken mobil platformlarda da bu temanın sıklıkla kullanıldığını görmeye başladık. Bunun en son örneklerinden biri, Netease tarafından geliştirilen Vikingard. Tamamen Türkçeye çevrilmiş şekilde sunulan bu oyun, kısa süre önce yayımlandı ve oyunculara kendi Viking klanlarının lideri olma şansı tanıyor. Basitçe özetlemek gerekirse, ihanete uğramış bir klan şefisiniz: Sizden alınan her şeyi geri almak için durup dinlenmeden çalışacaksınız.
Bu amaç için de önce kendi kasabanızı kurmanız, burada farklı binalar inşa etmeniz ve çeşitli kahramanları işe almanız gerekiyor. Ayrıca kontrolünüz altındaki toprakları büyütmek için çevrenizdeki diğer klanlara saldıracak ve intikamınızı almaya başlayacaksınız. Dikey bir tasarımın kullanılmış olması oyunun sunabildiklerini bir miktar kısıtlıyor ancak yine de sanat tarzı nedeniyle Vikingard oldukça etkileyici görünen bir oyun.
Bu incelemede, Vikingard’a genel bir bakış atacak ve ondan ne beklemeniz gerektiğinden bahsedeceğiz. Oyunu hemen oynamaya başlamak için kurulum rehberimize göz atmanızı öneririz. Başlangıçta yapmanız gereken en önemli şeylerden ise, ipuçları rehberimizde (link to Tips Tricks) bahsediyoruz.
Vikingard Nasıl Bir Oyun?
Oyuna başladığınızda kasabanızın düşmanlar tarafından yakıldığına şahit oluyorsunuz. Her şeye yeniden başlamalısınız ve bunun ilk adımı da, yıkılan binaları yeniden inşa etmek. Oyundaki her bina farklı bir oyun modunun kilidini açıyor. Onları inşa edebilmek içinse, ana hikâye görevlerini tamamlamanız ve seviyenizi yükseltmeniz lazım. Bina inşa süreleri oldukça kısa ve birkaç saat oynadıktan sonra bile büyük bir kısmını inşa edebilir hale geliyorsunuz. Bu bakımdan, Vikingard klasik bir fetih/strateji oyunu gibi değil: Bina inşası ana oyun mekaniklerinden biri olarak kullanılmamış, sadece oyun modlarını aktif hale getirebilmenize yarıyor.
Kasabanızda inşa edebileceğiniz en önemli binalara bazı örnekler verecek olursak:
Çiftlik: Et, oyundaki en önemli kaynaklardan biri ve onu kahramanınızı daha da güçlendirmek için kullanıyorsunuz. Başka kullanım amaçları da var ancak en önemli olan bu: Etiniz yoksa kahramanınız seviye atlayamaz, bunu yapamazsa da savaşları kazanamaz ve oyunda ilerleyemezsiniz. Et elde edebileceğiniz başka kaynaklar da var ancak en önemlisi çiftliğiniz: Burada toplam 8 kümesiniz var ve düzenli bir et üretimi için hepsine çiftlik hayvanları yerleştirmelisiniz. Arada sırada burada üretilen ve depolanan etleri almayı da unutmayın.
Maden: Maden de önemli bir kaynak ve bu binada çıkartılıyor. Çıkartılıyor derken otomatik bir süreçten bahsetmiyoruz: Maden elde etmek istiyorsanız, buradaki cevherlerin üzerine üst üste tıklamanız gerekiyor. Madene kahramanlarınızdan birini göndererek bu işi az da olsa otomatik hale getirebilirsiniz, ancak her halükârda zaman zaman burayı ziyaret edip “manuel madencilik” yapmanız gerekiyor.
Uzun Ev: Burası, “yoldaşınızı” seçebileceğiniz bina. Basitçe söylemek gerekirse, buradan kendinize bir “prenses” seçiyorsunuz. Kör Randevu seçeneğiyle rastgele bir prenses adayı ile tanışabilir ve onu beğenirseniz hediyeler vererek halvet olabilirsiniz. Bunu yapmanızın nedeni, bir varis yetiştirmek. Ayrıca yoldaşlarınız size farklı şekillerde yardım edebilen becerilere de sahip oluyor.
Bunlar en önemli binalar ve oyun boyunca onları kullanacaksınız. Ancak farklı oyun modlarını açmak için inşa edebileceğiniz Meydan Okuyanın Kıyameti, Mihrap, Bal Likörü Salonu ve Volva’nın Evi gibi binalar da var. Örneğin Meydan Okuyanın Kıyameti, özel bir savaş modunun kilidini açmak için kullanılıyor. Bina inşası için gerçek bir kaynak ayırmak zorunda değilsiniz, ana hikâye modunda belirli bir bölümü tamamlamak veya kahramanınızın belirli bir seviyeye ulaşmasını sağlamak onları inşa etmek için yeterli oluyor.
Ana Hikâye Görevleri ve Kahramanlarınız
Ana hikâye görevleri aynı zamanda oyunun savaş sistemini oluşturuyor. Büyük bir dünya haritasında şehir şehir geziyorsunuz ve her şehirde fethetmeniz gereken birden çok alan bulunuyor. Bunların hepsini savaşarak fethettikten sonra, o şehrin boss düşmanına meydan okuyor ve onu da yenmeyi başarırsanız bir sonraki şehre geçebiliyorsunuz. Aşağıdaki ekran görüntüsünde bunun neye benzediğini görebilirsiniz: İlk görüntü dünya haritasını, diğeri ise bir şehirde nasıl sırayla savaştığınızı gösteriyor.
Savaşların kendileri ise oldukça basit. Bir savaş başladığında, ekranın altında ordunuzu görüyorsunuz. Ordunuz koşmaya başlıyor ve önlerine çıkan düşmanları deviriyor. Bu düşmanlar dalgalar halinde geliyor ve her bölümde birkaç tanesini devirmeniz gerekiyor. Ordunuza yardımcı olmak için ekranın altındaki “Doldur” düğmesine üst üste tıklayarak daha hızlı koşmalarını (ve dolayısıyla bölümü daha hızlı tamamlamalarını) sağlayabilirsiniz. Ancak burada önemli olan şu: Siz bu düğmeye basmasanız bile, ordunuz halen otomatik olarak ilerliyor. Düşmanları düğmeye basarak yenmiyorsunuz. Ordunuzun savaş gücü düşmanın savaş gücünden fazla olduğu sürece, siz düğmeyi kullansanız da kullanmasanız da onları devirmeye devam ediyorlar. Ancak düşman savaş gücü sizinkinden yüksekse, o savaşı kaybediyorsunuz.
Bu, boss savaşları için de geçerli. Boss’un savaş gücünden daha fazlasına sahipseniz, anında onu devirerek bölümü tamamlıyorsunuz. Aksi takdirde, önce savaş gücünüzü artırmanız gerekiyor. Başlangıçta bunu yapabilmenin tek yolu kahramanlarınızın seviyesini yükseltmek. Bunu kahramanın temel seviyesini artırarak veya silahını güçlendirerek yapabiliyorsunuz. İlki için et gerekiyor, ikincisi ise altın dahil olmak üzere farklı materyaller ile yapılabiliyor.
Eğer bir savaşta koşuşturan ordunuz birdenbire yere yapışıyorsa, savaş gücünüzü artırmanız gerekiyor demektir. Bunun için yukarıda da belirttiğimiz gibi öncelikle ete ihtiyacınız var. Kahramanınız seviye 70-80’e gelene dek bunun sıkıntısını çok fazla yaşamıyorsunuz ancak bundan sonra savaşa değil, üretime odaklanmanız gerekiyor. Yani oyunda belirli bir aşamadan sonra şehir ve kaynak yönetimi daha önemli hale geliyor. Bu bakımdan, posta kutunuzu sık sık kontrol etmeyi unutmayın: Yeni yayımlanan her oyun gibi, geliştiriciler sık sık ücretsiz hediyeler veriyor. Ayrıca ipuçları rehberimizde de bahsettiğimiz gibi, bazı kodlar kullanarak da pek çok hediye kazanabilirsiniz.
Genel bir değerlendirme yapacak olursak, Vikingard bir strateji veya fetih oyunundan çok bir aksiyon-RPG oyununa benziyor. Strateji ve fetih mekanikleri de kullanılmış ancak temel oynanışı değiştirecek kadar önemli değiller. Bu, tek elle savaşabileceğiniz ve çoğunlukla otomatik olarak kaynak üretebileceğiniz bir oyun, yani daha çok gündelik bir deneyim sunuyor. Bunlar kötü şeyler değil: Vikingard halen keyifli bir oynanışa sahip ve sizi uzun süre boyunca meşgul edecek bir içerik sunabiliyor. Her zaman olduğu gibi, BlueStacks ile bilgisayarda oynayarak çok daha verimli bir deneyim elde edebiliyorsunuz.