Diablo Immortal PC: Oyunun Hikayesi Nedir ve Hangi Zaman Diliminde Geçiyor?
Diablo, cennet ve cehennem arasındaki mücadelenin ortasında kalmış acımasız bir dünyada geçiyor. Birkaç kutsal varlık bu zorlu ortamda insanlık için direniyor olsa da, insanlar çoğu zaman kendilerini her iki fraksiyondan da korumak zorunda kalıyorlar. Kahramanların devreye girdiği yer, işte tam da burası.
Diablo Immortal, Diablo II ve Diablo III arasında gerçekleşen olayların hikayesini anlatarak bu serinin arka hikayesi olan büyük bulmacanın yeni bir parçasını sunmaya hazırlanıyor.
Henüz tüm ayrıntılara sahip olmasak da, Diablo II: Lord of Destruction’da olayların nasıl sonuçlandığına bakarak Blizzard’ın yeni mobil oyununun konusuyla ilgili bazı varsayımlarda bulunabiliriz. Ayrıca, Diablo III bir sonraki hikâyeyi temsil ettiğinden, öncesinde neler olmuş olabileceği hakkında da bazı fikirler vermeyi başarıyor.
Kesin olan bir şey var: Diablo Immortal’ın hikayesi, oyunculara binlerce şeytanı öldürmek ve bu süreçte dünyayı yağmalamak için büyük bir fırsat tanıyacak. Bu, Diablo oyunlarından daima beklediğimiz bir şey ve Blizzard’ın bir kez daha en iyisini sunacağına güveniyoruz!
Worldstone ve Ebedi Savaş
Cennet ve Cehennem birbirleriyle bitmeyen bir savaşa tutuştuğunda, melek Inarius ve iblis Lilith yeni bir dünya (Sanctuary) yaratmak için Worldstone’u (Dünya Taşı) çaldılar. Bu iki varlık, yeni dünyayı hem Cennet hem de Cehennem güçlerinin etkisinden korumak için taşın gücünü kullanmaya çalıştı, ancak bildiğimiz üzere büyük ölçüde başarısız oldular.
Worldstone’da göründüğünden daha fazlası vardı. İnsanlığı tahayyül edemeyeceği güçlerden korumak için kullanılan taş, insanların melekler veya iblisler kadar güçlü olmamalarını sağlamak için de kullanıldı. İblisler nihayet taşa ne olduğunu keşfettiklerinde, onu kurtarmak ve hatta insanlığa karşı kullanmak için gizlice bir plan yaptılar. Amaç, tüm insanları köleleştirmek ve onları Cennet’e karşı savaştırmaktı. Bu, Cehenneme savaşı kendi lehine çevirmek için ihtiyaç duyduğu avantajı sağlayacaktı.
Melekler kısa süre sonra bu planı keşfetti ve ona karşı harekete geçti. Worldstone’un korkunç bir güce sahip olduğu göz önüne alındığında, Cennetin güçleri onu tamamen yok etmenin en iyisi olacağına karar verdi. Ancak nephalem Uldyssian’ın fedakarlığı onları durdurdu. Sonuçta Sanctuary’nin var olma hakkını garanti altına alan bir ateşkes sağlandı, ancak Cehennemin güçleri taşın peşini bırakmayı düşünmüyordu.
1270 AK Yılı
Diablo II: Lord of Destruction’ın sonunda, Baal’in mağlup edilmeden önce Worldstone’u bozmayı başardığını görmüştük. Çürüme hızla Sanctuary’ye yayıldı ve tüm dünyanın varlığını tehdit etti. Adalet Başmeleği Tyrael bunu fark edince, büyülü kılıcı El’druin’i Worldstone’u tamamen parçalamak için kullandı, ancak bunun bedeli ağır oldu.
Diablo Immortal, 1270 AK’de, Worldstone’un yok edilmesinden sadece beş yıl sonra geçiyor. Diablo III’te Tyrael’in sonunda Cennette yeniden doğduğunu biliyoruz, ancak hikâyenin bu aşamasında ortada yok ve öldüğü tahmin ediliyor. Bu, insanlığı son derece savunmasız bir konumda bırakıyor ve onları korumaya niyetli bir kutsal varlık da bulunmuyor.
Daha da kötüsü, Worlsstone yok edilmiş olsa da Baal’ın yozlaşması Sanctuary’nin her yerine dağılan taş parçalarına sızmaya devam etmiş. Diablo’nun habercisi ve Diablo Immortal’daki ana boss’lardan biri olan Skarn, tüm parçaları bulmayı ve onları efendisini hayata döndürmek için kullanmayı planlıyor. Bu plan hayata geçtiğinde, Ebedi Savaşın yeniden patlak vermesi sadece bir zaman meselesi.
Her zamanki gibi insanlık bu savaşın ortasında kalıyor ancak bu sefer kendi başlarının çaresine bakmak zorundalar. Bu zaman diliminde, onu arayacak kadar cesur maceracılar için hâlâ bulunacak ve yağmalanacak çok sayıda hazine mevcut. Yeni Tristram gibi şehirler eski harabelerin yakınına zaten bu amaç için kuruluyor: İçlerindeki dehşetle yüzleşmek ve bu süreçte olağanüstü hazineler elde etmek için Tristram’a ve Katedral’e inmeye istekli yüzlerce hazine avcısına evsahipliği yapmak.
Kahramanların Yükselişi
Başmelek Tyrael ortadan kaybolmuş olabilir, ancak güçlü kılıcı El’druin hâlâ duruyor. Sadece yeni bir sahibe ihtiyacı var ve büyücü Shanar’ın yardımıyla buna hazırlanan Jacob Staalek, kılıcın yeni efendisi olmaya talip. Aslında, Jacob ve Shanar’ın hikayeleri, Diablo Immortal’ın arka planındaki hikâye için önemli bir bilgi kaynağı oluşturuyor.
Tam olarak Diablo II ve Diablo III arasındaki zaman diliminde, Shanar ve Jacob, insanlığı korumak için ortaya çıkıyor. Bu arada, bazı tarikatlar Sanctuary’de kök salıyor ve işleri daha da karmaşık hale getiriyor. Zakarum Rahipliği, yozlaşmış ve çarpık bir düzeni temsil ediyor. Haçlılar ise, kötülüğü temizleme amaçları ile insanlığa yeniden umut oluyor.
Sorun şu ki, yüzlerce yıl süren bir yokluğun ardından Haçlılar da değişmiş, ancak bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunu henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki, en az bir Nephalem Haçlılarla birlikte geri dönüyor ve Jacob Staalek, bunda çok önemli bir rol oynuyor.
Muhtemelen hazine avı için New Tristram’a seyahat eden birçok maceracıdan biri olarak oyuna başlayacağız. Ancak içimizde bundan daha fazlasını yapmamız gerekeceği yönünde bir his var. Dünyayı bir kez daha kurtarmak için şimdiden sabırsızlanıyoruz!